top of page
timucinbinder

Buraya Getirmek Bile...

Kayık arası Latmos’tan sonra tekrar kayıktayım. En son sancak parampeti tamamlamıştık ve böylece kayığın sancak tarafı tamamen sarılmış oldu. İskele parampetin de yarısını bitirmiştim zaten. Yani çok az kaldı, sargı bitti diyebilirim.

 

Sancağa son parçayı da çakınca öyle şaşkın şaşkın baktım. Hayranlık diyemeyeceğim, daha çok şaşkınlık. Başladığımda tamamen boştu kayığın sancak tarafı, bomboş. Hayatımda ilk defa böyle bir işe girişiyordum. Teorik bilgi tamam ama pratik sıfırdı. Çıraklığını bile yapmamıştım.

Giresun’dan gelip “dur, birlikte başlayalım, sana bir, iki şey gösteririm” diyerek bence epey önemli bir dayanışma örneği sergileyen Murat Gül ustayla alttan üç sıra yaptıktan sonra kayığın sancak tarafı aşağıdaki fotoğraftaki gibiydi. Şimdi bakıyorum da epey korkutucu bir görüntü. Şu anki bilgimle bu işe girer miydim bilmiyorum. Acemi olmak bazen işe yarıyor, cahil cesareti oluyor insanın.



Bir şey bilmediğim ve günlük hayatımda başka yapmam gereken işler de olduğu için, mesela para kazanmak gibi, uzun bir süreç oldu. Zaten o yüzden ustaya gitmiştim, istesem de vaktim olmayacağı için ama zaten böyle bir şey istemiyordum. Ama evdeki hesap çarşıya uymadı ve bana kaldı.


Hem kendime öğrettim hem de yaptım. Hem öğretmen hem de öğrenci, hem çırağa öğreten usta hem de ustadan öğrenen çıraktım. Garip bir ilişki, karmaşık ve pek kolay olmayan bir öğrenme ve yapma süreci. Hem illa ki hata yapacaksın, çünkü yeni öğreniyorsun, hem de hiç hata yapmamaya çalışacaksın, çünkü sandal yapmıyorsun, koskoca bir kayık, doğru olması gerekiyor.


Fiziksel çabadan çok asıl buydu ana stresimin kaynağı. Artık ne kadar başardığım denize indiğimde anlaşılacak. Yine de şu haliyle bile hiç fena gözükmüyor. Sanırım hayatımın en önemli işlerinden biri olacak bu kayık.


Tabii bu arada belirtmem gerekiyor, atölye yok, tente bile yok, çalışma koşullarım epey ilkel. Ama nadiren tamamen yalnız çalıştım, sadece birkaç hafta, onun dışında illa ki bir çırak oldu, daha doğrusu bir has çırak ve ara sıra vakit buldukça destek atan çıraklar. Çırak da onların da bu işle ilgileri yok ama sonuçta birilerinin aşağıdan bir şeyleri, en önemlisi de maderi uzatması epey makbule geçiyor, ne de olsa biraz yüksek bir kayık, defalarca in çık yoruyor.


Daha bitmedi, yarın inmiyorum denize, ama çok büyük bir kısmı tamamlandı. Sonbahara girdik, önümüz kış, en azından serin olacak. Sıcakta, hele bir de doğrudan güneş altında çalışmak epeyce zor. Şu an iskele parampetin kalan yarısını bekleteceğim ve birkaç gün güvertede çalışacağım. Yağmurlar gelmeden güvertenin üzerinden hafif zımpara geçip kışlık boyasını tazelemek istiyorum. Parampetler bitince alabandalara geçeceğim (denizcilik dilinde parampetlerin iç kısmı, parampetler de bir teknenin güverteden, yani dışarıdaki kuşaktan sonraki kenar kısımları). Alabandalar postaların üzerine bir sıra olacak ama monte etmeden önce postalara da biraz zımpara istiyor. Bu arada parampetler kapanıyor, yağmur suyunun akacak yeri kalmadı, frengi deliklerini açmam gerekiyor. Her şey bitince de küpeşteler. Artık iş çok daha az monoton olacak gibi gözüküyor.


Evet daha bitmedi ama şu haline bile bakınca hem şaşırtıyor hem de sanırım tüm çektiklerimi unutturuyor. Kayık1934 - Timuçin Binder


İlgili Yazılar

Hepsini Gör

3 Comments

Rated 0 out of 5 stars.
No ratings yet

Add a rating
Guest
Oct 10

Yaptiginiz is, cok daha fazla destek ve ilgiyi hak ediyor...

Like
Replying to

Teşekkürler. Sonunda olacaktır diye düşünüyorum.

Like

Guest
Oct 03
Rated 5 out of 5 stars.

Timuçin abi ellerinize emeğinize sağlık, keyifle okuyorum okurken dahi aynı heyecan ve şaşkınlık yansımakta🌿🖤🖤🌿

Like
bottom of page